on 10 Ocak 2011
Dershane olmamasının zevkini bile çıkaramadım bu haftasonu. Ne Cuma akşamı ne de dün akşam rahat uyuyabildim. Hep bi kabusla nefes nefese uyanma durumundaydım. Cumartesi akşamı en azından kızlar bizdeydi. Onlar da gelmese kafayı sıyırmış olurdum herhalde. Neyse garip garip kabuslar görüyorum işte hep. O yüzden güne zaten keyifsiz başlıyorum. Ayrıca son denemelerim o kadar kötü ki İstanbul içinde okuyabileceğimden şüphe etmeye başladım. Üstelik ilk sınava sadece 3 ay kaldı. Ya kazanamazsam? Ya istediğim bölüm olmazsa? Ya önümdeki 4 yılıda lisedeki gibi mutsuz geçirirsem? Ya 4 yılın sonunda elimde sadece boş bir diploma olursa? O kadar karışık ki kafam.

Hee bi de bütün bu iğrenç kabusların üstüne tüm gün kendime ders yapma konusunda baskı yapıyorum. Ama çok kısa sürelerle konsantre olabiliyorum. Tam gece oldu yapacağımı yaptım artık biraz uyuyim dediğim sırada bir arkadaşla yaşanan tartışma, bu haftasonuna koskocaman son noktayı koydu. 
Evet efendim, böyle güzel haftasonunun üzerine bir bardak soğuk suyu afiyetle içiyorum.

Aslında şu an daha çok yazma potansiyelim var çünkü; tartışma sayesinde, içimde saklı olan sinir, kavga, dayak, şiddet vb. vahşi duygular dışarı çıkmış durumda.
Aynen şunu yapmak istiyorum mesela kendime: 


(Suç sende değil; ama anlaşamıyoruz. Ciddi anlamda anlaşamıyoruz. Ben sadece şaka yapmışken, sen 1 "buçuk" günleri hesaplıyosun, ve o yüzden seni cezalandırdığımı falan sanıyosun. Gerçekten üzülüyorum. Keşke olmasaydı hiç böyle şeyler.)

Her neyse kafam zaten kazan gibi. En iyisi uyumak, yarın ki İspanyolca sınavından alnımın hakkı ve teriyle şöyle güzeel bir "1" almak ve tıpış tıpış eve dönüp, ertesi günki sınava çalışmaya çalışmak...
"Güzel günler" beni de bekler misin?

İyi geceler size... (Umarım bende kabussuz bir uyku geçiririm.)

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Borderless Dreamer Design by Insight © 2009