Yeri hiç dolmayacak boşluğum

on 31 Temmuz 2012
You and me will be lying side by side forever, forever. Underneath there is a harder lesson, skies will gather, together. You'll hold my eye inside your hand and you'll be the one to tell me "Oh, we've got a long long way to go together, we'll get there. But if there is one thing that we know is that, we will not grow old."

"Hoşgeldin değil, hoşçakal acıtır."

on 29 Temmuz 2012
Böyle uyuya kaldığım anı özledim. Donuk bir saat, yaşanmış onlarca aydan çok daha taze ve can acıtıcı olabiliyor hafızada.

gitmelerden çok korkardım ben hep.

on 21 Temmuz 2012


"Söylenecek söz yok, gidiyorum ben.
Hoşçakal..."


Derin acıları olunca insan ağlayamaya bile korkuyor.
Sonra ağlayamamasından korkuyor.
Korkularını içinde biriktirip, acılarını başkalarından çıkartan insanlardan olmaktan korkuyor en çok da.

Yaz, yokluğunda daha soğuk kıştan.




Ben kış insanıyım.
Yaz tatili gibi 3 aylık bir kış tatili olsaydı keşke de derim,
Aşağıdakilerin hepsini kavun, dondurma, denize tercih de ederim.
Kazak,
kedi,
yorgan,
kahve,
kitap,
çay,
sohbet,
eldiven,
tiyatro,
kaşkol,
kar,
salep,
şemsiye,
sinema,
rüzgar,
ev,
bisküvi,
müzik,
şarap.
Ve yanıma sevdiğim bir kaç kişiyi serpiştirdin mi,
benden mutlusu olmaz.
Bazen sirf sana yeniden dokunamadan ölücem diye üzülüyorum.

Sende kaldi uykum.

on 20 Temmuz 2012
"Gece: uykunun, korku ve tehlikenin zamanıdır. Karanlık kötülüklere gebedir, korku bilinmeyenden beslenir. Uyku insanın savunmasız halidir; bilinçten de, maskelerinden de soyunmuştur insan." - Al Alvarez
"Herkes uyur. Uyku, geçmişle bugünü birbirine bağlar. Uyku sindirir, yaraları sarar. Uyku, zenginle fakir, kadınla erkeği, insanla hayvanı eşitler. Benden başka herkesi." - Annelies Verbeke

Vebadır vedalar.

"Kiss me hard before you go, summertime sadness."




Gittiğinden beri bütün gitmelerden kaçar oldum.
Ama bütün gidişler beni buldu.


Ağlamak üzere olsam bile, zorunlu "güle güle"ler var önümde.
Zorları çok zor bu hayatın; ya da hep bilmediğim yerlerden soruyor.
Bunca yıldır hep doğum günü kutlamıştık oysa,
Veda neyin nesiydi ki?





Buradayım, pes etmem yok.

on 19 Temmuz 2012


Bazı sabahlar uyandım, kayıp haldeyim sanırsın.
Gölgeyim. Ayaktayken, yerdeyim.
Ne bileyim, ne bileyim.


Herkes işinde, binbir dilek peşinde.
Ben mi tövbeliyim?
Ne bileyim.


Nefes aldım, nefes verdim.
Buradayım, pes etmem yok.
Ben buraya çıplak geldim.
Heyhat! Utanmam yok.

Gündüz düşlerim geceye karıştıkça uykusuz kaldım.




öpücükler iyileştirir diye kandırmış beni babam

on 18 Temmuz 2012


eski mesajların hala duruyor.
hala okuyup ağlıyorum.
seni çok seviyorum.

çıkıp gelsen keşke sessiz gecenin içinden.
yalnız başıma bekliyorum umutsuzca.
bir gece daha,
beklemeye de sevmeye de devam ediyorum.
ve elimde senden hiçbir şey olmamasına,
sen her şeyini toparlayıp geri çekilmiş olmana rağmen yapıyorum bunu.
Evet, saçmalık. 
Evet, delilik. 
Ama bu en sevdiğim delilik şu hayattaki.

eski bir hikaye, eskimiş resimler

"Sevdiğim birini hiç kaybetmemiştim; kaybetmek yoktu, yoktu aklımda...
Sen nasıl başardın? 
100 yıllık ağaç gibisin, nasıl böyle kaldın? 
Yoksa sende sadece öyle duranlardan mısın?" - Şebnem Ferah



Please, please..


Bir şişe şarapla kapımda biten insanlar olsa keşke. Mesela bu gece öyle birine ihtiyacım var. Yalnız kalmak istemiyorum.

Özlüyorum


bizden bir çıkardım, bir kaldı geriye.

on 17 Temmuz 2012
Güneş doğdu. Şimdi yanında uyumamış olmak vardı. Sakince şişip, gevşeyen bedenine yanaştırıp bedenimi, kokunu içime çekerek uyumanı izlemek vardı. Evet, 1 sene önce bunların hepsi vardı. Sen uyurdun, ben izlerdim. Sırtını dönerdin, terlerdin. Ben hep koklardım, öperdim.
Kuş sesleri yankılanıyor Gayrettepe sokaklarında ve sen uyuyorsun. Ben yine uyanığım. Sen uzaksın, ben yakın. Ben evet, sen hayır. Sen yoksun, ben varım. Ne fark eder ki? Biz yokuz.
Korkularını, güvensizliğini, sinirini, nefretini bir geceliğine de olsa rafa kaldırıp, yanında olmama izin vermeni istiyorum. Uyandığında yanında olmak istiyorum. Tekrar dokunmak, koklamak, hissetmek, biz olmak istiyorum. Bir olmak istiyorum.


gözyaşlarım hep yastığıma damlıyor; sen silmek için yanımda olmadıkça

odanda dolaştım dün,
üç ay sonra.
kalıntılarını aradım,
üç ay öncesinin.
ahşap kütüphanenin
geniş raflarına,
yatağının altına
bakındım durdum.

kırıntısız bitirmiş,
çok temiz yemişim sevgini
her taraf temiz,
odan düzenli,
sen rahat.
bir ben karman çorman.

"O benim için kalmamıştı. Ona çok ihtiyacım olduğunu biliyordu, ağladığımı biliyordu, ama kalmamıştı. Gitmişti. Ben aynı şeyi yapmayacaktım. Gitmeyecektim." - Yekta Kopan (BİR DE BAKTIM YOKSUN)

Ogün'den "Kaybettik Severken" dinliyorum, senin bu şarkılrı sevmediğin aklıma geliyor, ağlıyorum.
"Kaybetmem ben onu sanmışım" diyor, ölüyorum.
Haberin yok, ben ölüyorum.

Çokça yoksun.

on 12 Temmuz 2012
İki kere çıplak ayak koştum sokakta.
İlki senin arkandan, ikincisi senin ardındandı.

Düştüm.

"Bu kadar düştün mü?" diye bakıyorsun,
sadece gözlerin söylese iyi,
hafif bir kahkahayla ağzın da söylüyor..
Bazen çok açık sözlü oluyorsun.
'Düşmedim ki, kaldım ben sadece.
Sen giderken ben kaldım' diyorum.
Sigara kokuyor ellerim, saklıyorum.

Sarılıyoruz son defa.
-ruz demek çok zor aslında
ben içindeyim işin,
sen dışında.

Git, git,
Gelme arkamdan.
Arkanı döndün, gittin.
ve ben baktım arkandan.


Sevmeye deger...

on 09 Temmuz 2012
Yanimda bir baskasiyla yanindan geçip, sana degilmis gibi gözüken bir "iyi geceler" savusturdugumda ortaya, keske benimle evime kadar gelip yanimda uyuyacak kisi sen olsan diye geçiyo içimden. Gelip geçmiyor hatta, kaliyor. Öyle bir kaliyor ki, gözümü kirpmadan özlüyorum seni.

Teoman- iki yabanci, simdi ki durumumuz için;
Ama senin için de Teoman- bazi yalanlari dinlemek gerek.

Çok haklisin, çok üzgünüm, çok degistim.

Büyükada here I come!

on 07 Temmuz 2012


Adaya gitme vakti.
Martılar,
Yakıcı güneş,
Rakı-Balık,
Bira-Patates,
Sınırsız paten,
Buz gibi deniz,
At sesleri,
Yorucu yokuşlar,
Soğuk duş,
Öğle uykusu...
Hepsinin yeri benim için ayrı.
Ve hepsi bana yıllardır iyi gelen şeyler.
Ama bu sefer burukluk var içimde,
hiç birini tam yaşayamayacak olmanın burukluğu.
Hiç birinden geçen seneki tadı alamayacağımı bilmenin acısı.

Bu acıyı bastırmak için de, ada sahilinde sohbet edip ağlamak...
Keşke yanımda olsa diye...

Sınırsız vermelerim eksik kalmış.

on 06 Temmuz 2012
“Küçüklük böler, genişlik birleştirir. Gelin, geniş ve büyük olalım. Üzerimize gelen önemsiz şeyler yüzünden hayati olanları gözden kaçırmayalım. Cinsler arasındaki ilişkide fethetme ve fethedilme kavramlarına yer yoktur; bir tek bir yüce şey vardır: İnsanın kendisini daha zengin , daha derin ve daha iyi bulması için sınırsız olarak vermesi vardır. Bu arzu tek başına boşluğu doldurabilir ve kadının özgürleşmesindeki trajediyi neşeye ve sınırsız eğlenceye dönüştürebilir.” - Emma Goldman (Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir)



Olmalı. Yok, yok olmamalı.

on 04 Temmuz 2012
En erken 12'ye kadar yalnız olucağımı bildiğim akşamlar en zor geçenler.
Aramızda sadece 5 apartman varken, seninle evdeki azıcık azıcık mezelerle ve dün akşamdan tek kalan biber dolmasını yarı yarıya yiyerek geçirebilme şansımın olmadığı biliyorum.
Bir yanım, "Ara, belki gelir..." diyor. Sonra mantığım yavaş yavaş devreye giriyor. "Gelse bile ne diyeceksin ki? 'Bana geri dönmene gerek yok, sadece birlikte biraz vakit geçirelim' mi? Saçma!". Sonra sessizlik oluyor.
"Gelirdi belki ama...", "Gelmez.Niye gelsin?"... Böyle sürüp gidiyor.

Her neyse... Ben şimdi seninle yaşanarak güzel olacak her anı yalnızlığımla dolu dolu yaşıyorum.



zifiri karanlık notalar


dalga dalga boğuştum kendimle, seni özledim nefes nefese

Açık konuşmak gerekirse sevgili okurlar, ben 1 buçuk yıldır içimde minik bir şeytanla yaşamışım. Şeytan diyerek, o şeyi kendimden bağımsız hale getirmek değil amacım. O benim bir parçamdı. İçimde bir yerdeydi.
Başka hastalıkların belirtilerini göstere göstere ilerleyen bir mikroptu tam olarak. O yüzden varlığının farkına varamadım. Bir şeyler yapıyordum, üzüyordum birini; ama sanki hepsinin mantıklı bir nedeni var gibi geliyordu. Bütün yaptıklarım zincirlenmişti çok sağlam nedenlere, emindim. Sonra, o en değerli biri çat çat söylediğinde gerçekleri; korkarak ve ağlayarak her zinciri ağır ağır yukarı çektim, sudan çıkacaktı ve görecektim çapalar hangi karalara kenetlenmişti. Çektim, çektim, çektim... Ne çapa ulaştı suyun yüzüne, ne de mantıklı bir neden. Bir tek sudan yansıyan o hırslı ben vardım. Şap şap! Vurdum suyun yüzüne. Doğruları göstersin diye. Durulunca su tekrar baktım. Ağladım. Sonra suya atladım. Derin nefes alıp dibe daldım. Derine, daha derine... Orada kendimi buldum; ama geri döndüğümde sen hiç bir yerde yoktun. Neredesin?



on 03 Temmuz 2012
Grey's Anatomy izleyip ağlama gecesi.



I killed the monster inside.

He said the most horrible truths about me. 
That's why I love him.



Sarıldım, bırakmamak üzere


eve biri gelene kadar değerlendirdiğimiz vakitlerimiz vardı.
yemek yemekten vazgeçerdik, biraz daha yan yana yatabilmek için.
perdeleri kapa, kıyafetleri çıkar.
hadi uzan.
sağ kolun ve duvar arasındaki boşluğu doldurayım  yine,
senin kafan yastıkta, benimki kolunda.
saralım, kaplayalım
birleşelim, karışalım
kokun, sadece senin olmaktan çıksın;
içime sinsin, üstüme bulaşsın.

iyi geceler sevgilim, ben bir kez daha yokluğuna sarılarak ağlıyorum.


Bir yaz gecesi rüyasıydı Cuma.

on 01 Temmuz 2012
In the night no control
Through the wall something breaking
Wearing white as you're walking
Down the street of my soul

You take myself you take my self control
You got me living only for the night
Before the morning comes
A story's told
You take myself you take my self control
Another night, another day goes by
I never stop myself to wonder why


Duygularımı cümlelere dökemiyorum. Bölük pörçük anlar, karma karışık duygular içiçe.

ilk önce mesafeli bir konuşma, ilk dokunuş, içimden fışkıran özlem, çepeçevre duvarların, çarpıp çarpıp geri düştüğüm duvarların, her yerimi saran pişmanlık, akan göz yaşlarım, sessiz ve hırıltılı "keşke"lerin, titreyen dizlerimin etrafına hadlerini aşmasınlar diye kenetlediğim ellerim, sağ koluma uzanan o tanıdık dokunuş, paramparça olup dört yana saçılışım, saçlarımdan yüzüme, yüzümden dudaklarıma akan öpücükler, yeniden doğmak, anlayamamak, duraksamak, sinir kusmaların, sözlerindeki kesici haklılık, yüzümde gözyaşlarımın arasında dolaşan ellerin, sana karşı sonsuz açlığı ruhumun, öpmeler, ağlamalar, dokunmak istemelerim, üşümen, anlamsız çırpınışlarım, anlamsız çırpınışarım seni ısıtmak için, anlamsız çırpınışlarım beni affetmen için, damla damla, sonra içime dolan nefesin, birbirine sürten burunlar, dışarı verdiğin nefesleri içime çekmelerim, ellerinin arasındaki yüzüm, kokun, buram buram dokunuşarın, hırçın kaçışların, uzak uzak, koşup yakalamalarım, tutup oturtmalarım, sarıl sıkı sıkı sıkı, yüzünde tedirgin dolaşan ellerim, sakalların, gözlerinin soruları... ben değiştim. değiştim. insanlar değişir. ben de değiştim.

hiç azalmayan sevgim.
hiç azalmayan pişmanlığım.
hiç azalmayan özlemim,
hiç bitmeyen gece, hiç uyanmak istemediğim rüya.

sonra gittin.
sonra koştum, koştum, koştum...

 

Borderless Dreamer Design by Insight © 2009