Gönderen
borderlessdreamer
zaman:
23:58 on 31 Temmuz 2012
You and me will be lying side by side forever, forever. Underneath there is a harder lesson, skies will gather, together. You'll hold my eye inside your hand and you'll be the one to tell me "Oh, we've got a long long way to go together, we'll get there. But if there is one thing that we know is that, we will not grow old."
Gittiğinden beri bütün gitmelerden kaçar oldum. Ama bütün gidişler beni buldu.
Ağlamak üzere olsam bile, zorunlu "güle güle"ler var önümde. Zorları çok zor bu hayatın; ya da hep bilmediğim yerlerden soruyor. Bunca yıldır hep doğum günü kutlamıştık oysa, Veda neyin nesiydi ki?
Gönderen
borderlessdreamer
zaman:
22:17 on 18 Temmuz 2012
eski mesajların hala duruyor.
hala okuyup ağlıyorum.
seni çok seviyorum.
çıkıp gelsen keşke sessiz gecenin içinden.
yalnız başıma bekliyorum umutsuzca.
bir gece daha,
beklemeye de sevmeye de devam ediyorum. ve elimde senden hiçbir şey olmamasına, sen her şeyini toparlayıp geri çekilmiş olmana rağmen yapıyorum bunu. Evet, saçmalık. Evet, delilik. Ama bu en sevdiğim delilik şu hayattaki.
Gönderen
borderlessdreamer
zaman:
05:56 on 17 Temmuz 2012
Güneş doğdu. Şimdi yanında uyumamış olmak vardı. Sakince şişip, gevşeyen bedenine yanaştırıp bedenimi, kokunu içime çekerek uyumanı izlemek vardı. Evet, 1 sene önce bunların hepsi vardı. Sen uyurdun, ben izlerdim. Sırtını dönerdin, terlerdin. Ben hep koklardım, öperdim.
Kuş sesleri yankılanıyor Gayrettepe sokaklarında ve sen uyuyorsun. Ben yine uyanığım. Sen uzaksın, ben yakın. Ben evet, sen hayır. Sen yoksun, ben varım. Ne fark eder ki? Biz yokuz.
Korkularını, güvensizliğini, sinirini, nefretini bir geceliğine de olsa rafa kaldırıp, yanında olmama izin vermeni istiyorum. Uyandığında yanında olmak istiyorum. Tekrar dokunmak, koklamak, hissetmek, biz olmak istiyorum. Bir olmak istiyorum.
"O benim için kalmamıştı. Ona çok ihtiyacım olduğunu biliyordu, ağladığımı biliyordu, ama kalmamıştı. Gitmişti. Ben aynı şeyi yapmayacaktım. Gitmeyecektim." - Yekta Kopan (BİR DE BAKTIM YOKSUN)
Gönderen
borderlessdreamer
zaman:
01:39 on 09 Temmuz 2012
Yanimda bir baskasiyla yanindan geçip, sana degilmis gibi gözüken bir "iyi geceler" savusturdugumda ortaya, keske benimle evime kadar gelip yanimda uyuyacak kisi sen olsan diye geçiyo içimden. Gelip geçmiyor hatta, kaliyor. Öyle bir kaliyor ki, gözümü kirpmadan özlüyorum seni.
Teoman- iki yabanci, simdi ki durumumuz için;
Ama senin için de Teoman- bazi yalanlari dinlemek gerek.
Gönderen
borderlessdreamer
zaman:
16:26 on 06 Temmuz 2012
“Küçüklük böler, genişlik birleştirir. Gelin, geniş ve büyük olalım. Üzerimize gelen önemsiz şeyler yüzünden hayati olanları gözden kaçırmayalım. Cinsler arasındaki ilişkide fethetme ve fethedilme kavramlarına yer yoktur; bir tek bir yüce şey vardır: İnsanın kendisini daha zengin , daha derin ve daha iyi bulması için sınırsız olarak vermesi vardır. Bu arzu tek başına boşluğu doldurabilir ve kadının özgürleşmesindeki trajediyi neşeye ve sınırsız eğlenceye dönüştürebilir.” - Emma Goldman (Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir)
Gönderen
borderlessdreamer
zaman:
21:35 on 04 Temmuz 2012
En erken 12'ye kadar yalnız olucağımı bildiğim akşamlar en zor geçenler.
Aramızda sadece 5 apartman varken, seninle evdeki azıcık azıcık mezelerle ve dün akşamdan tek kalan biber dolmasını yarı yarıya yiyerek geçirebilme şansımın olmadığı biliyorum.
Bir yanım, "Ara, belki gelir..." diyor. Sonra mantığım yavaş yavaş devreye giriyor. "Gelse bile ne diyeceksin ki? 'Bana geri dönmene gerek yok, sadece birlikte biraz vakit geçirelim' mi? Saçma!". Sonra sessizlik oluyor.
"Gelirdi belki ama...", "Gelmez.Niye gelsin?"... Böyle sürüp gidiyor.
Her neyse... Ben şimdi seninle yaşanarak güzel olacak her anı yalnızlığımla dolu dolu yaşıyorum.
Açık konuşmak gerekirse sevgili okurlar, ben 1 buçuk yıldır içimde minik bir şeytanla yaşamışım. Şeytan diyerek, o şeyi kendimden bağımsız hale getirmek değil amacım. O benim bir parçamdı. İçimde bir yerdeydi.
Başka hastalıkların belirtilerini göstere göstere ilerleyen bir mikroptu tam olarak. O yüzden varlığının farkına varamadım. Bir şeyler yapıyordum, üzüyordum birini; ama sanki hepsinin mantıklı bir nedeni var gibi geliyordu. Bütün yaptıklarım zincirlenmişti çok sağlam nedenlere, emindim. Sonra, o en değerli biri çat çat söylediğinde gerçekleri; korkarak ve ağlayarak her zinciri ağır ağır yukarı çektim, sudan çıkacaktı ve görecektim çapalar hangi karalara kenetlenmişti. Çektim, çektim, çektim... Ne çapa ulaştı suyun yüzüne, ne de mantıklı bir neden. Bir tek sudan yansıyan o hırslı ben vardım. Şap şap! Vurdum suyun yüzüne. Doğruları göstersin diye. Durulunca su tekrar baktım. Ağladım. Sonra suya atladım. Derin nefes alıp dibe daldım. Derine, daha derine... Orada kendimi buldum; ama geri döndüğümde sen hiç bir yerde yoktun. Neredesin?
Gönderen
borderlessdreamer
zaman:
22:37 on 03 Temmuz 2012
ilk önce mesafeli bir konuşma, ilk dokunuş, içimden fışkıran özlem, çepeçevre duvarların, çarpıp çarpıp geri düştüğüm duvarların, her yerimi saran pişmanlık, akan göz yaşlarım, sessiz ve hırıltılı "keşke"lerin, titreyen dizlerimin etrafına hadlerini aşmasınlar diye kenetlediğim ellerim, sağ koluma uzanan o tanıdık dokunuş, paramparça olup dört yana saçılışım, saçlarımdan yüzüme, yüzümden dudaklarıma akan öpücükler, yeniden doğmak, anlayamamak, duraksamak, sinir kusmaların, sözlerindeki kesici haklılık, yüzümde gözyaşlarımın arasında dolaşan ellerin, sana karşı sonsuz açlığı ruhumun, öpmeler, ağlamalar, dokunmak istemelerim, üşümen, anlamsız çırpınışlarım, anlamsız çırpınışarım seni ısıtmak için, anlamsız çırpınışlarım beni affetmen için, damla damla, sonra içime dolan nefesin, birbirine sürten burunlar, dışarı verdiğin nefesleri içime çekmelerim, ellerinin arasındaki yüzüm, kokun, buram buram dokunuşarın, hırçın kaçışların, uzak uzak, koşup yakalamalarım, tutup oturtmalarım, sarıl sıkı sıkı sıkı, yüzünde tedirgin dolaşan ellerim, sakalların, gözlerinin soruları... ben değiştim. değiştim. insanlar değişir. ben de değiştim.
Bu hikayede bahsi geçen şahıs ve hadiselerin hakikatle hiçbir alakası yoktur. Benzerliklerse sadece birer tesadüften ibarettir. Ve bütün tesadüfler gibi kaçınılmazdır.